İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Dı- şişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdulla- hiyan, Doğu Azerbaycan Eyaleti Valisi Malek Rahmati ve Hamaney’in temsil- cisi Şehit Tebriz Cuma İmamı Ayetullah Muhammed Ali el-Haşim gibi isimlerin
19 Mayıs’ta helikopter kazasında ölü- mü, bölgesel ve uluslararası ölçekte kritik bir olay olarak kayıtlara geçmiştir. İran’ın iç politik ve toplumsal denge- lerini etkileyen bu olay, aynı zamanda bölgesel, askeri ve istihbari bağlamları olan bir gelişmedir.
Cumhurbaşkanının ve üst düzey yet- kililerin ölümüyle sonuçlanan helikop- ter kazası, İran’da büyük bir siyasi kriz ve belirsizlik dönemi başlatma ihtimali taşımaktadır. Bu süreçte, geçici yöneti- min kurulması, siyasi çekişmeler, hızlı seçim düzenlenmesi, halk protestola- rı, ekonomik ve güvenlik sorunları gibi birçok faktör devreye girebilir. İran’ın si- yasi geleceği de bu dönemde aktörlerin ve gelişmelerin nasıl şekilleneceğine bağlı olarak belirlenecektir. Dolayısıyla, hem iç hem de dış aktörlerin tutumları ve müdahaleleri kritik öneme sahiptir.
Bu makalede, İran’ın iç politik balansı ve halefiyet krizi bağlamında; küresel güç dengeleri, askeri stratejiler, otoriter
yönetim dinamikleri ve ekonomik po- litikaları değerlendirilecektir. Reisi’nin ölümünün ardından İran’ın küresel iliş- kilerden nasıl etkileneceği, bu gelişme- nin bölgedeki siyasal, askeri stratejilere etkileri ve vekâlet savaşlarını nasıl şe- killendireceği, otoriter yönetim dina- miklerinde nasıl değişiklikler meydana getirebileceği de ayrıca incelenecektir. İran bağlamında ortaya çıkan bu ge- lişmenin, ekonomik politikaları ve top- lumsal dinamikleri nasıl etkileyeceği sorularına yanıt aranarak, İran’ın gele- cekteki jeostratejik ve jeopolitik yöne- limleri analiz edilmeye çalışılacaktır.
Tarihsel arka planı, hem jeopolitik hem jeostratejik konumu hem de günü- müz politikaları bağlamında oldukça karmaşık ve çok boyutlu bir ülke port- resi çizen İran, bölgesel olduğu kadar küresel eksende de önemli bir aktör olarak algılanmaktadır. O nedenle bu analizde, İran’ın tarihsel geçmişinden hareketle jeopolitik, askeri ve ekono- mik gücü irdelenecek, ayrıca İsrail ile yaşadığı çatışmalar ve Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin liderliğindeki dönemi ve ölümüyle sonuçlanan gelişmeler ele alınacaktır.
Tarihi boyunca birçok medeniyete ev
sahipliği yapmış, Pers İmparatorlu- ğu’nun mirasçısı olan köklü bir geçmişe sahip bugünkü İran, Ahameniş İmpara- torluğu’ndan (M.Ö. 550-330) başlayarak, İslamiyet’in yayılışı, Moğol istilaları ve Safevi İmparatorluğu gibi birçok önem- li döneme tanıklık etmiş ve 2500 yılı aşkın bir süredir aynı devlet geleneğini sürdüren tek devlettir. 20. Yüzyılda Peh- levi Hanedanı altında modernleşme çabaları göze çarparken, 1979’da İslam Devrimi ile teokratik bir rejim kurulmuş ve etkileri bugüne kadar dalga dalga yayılmıştır.
Kuzeyde Hazar Denizi’nden güney- de Basra Körfezi’ne kadar uzanan İran coğrafyası, doğusunda Afganistan ve Pakistan, batısında Türkiye ve Irak, ku- zeybatısında Ermenistan ve Azerbay- can, kuzeydoğusunda Türkmenistan ile sınır komşusudur. Bu konum, İran’ı enerji nakil yolları ve ticaret rotalarının merkezine yerleştirirken, aynı zamanda bölgesel ve küresel güçlerin çıkar çatış- malarının ortasına çekmektedir.
Hazar Denizi ile Basra Körfezi arasında doğal bir köprü görevi gören İran coğ- rafyası, Hazar Denizi ile dünya petrol ve doğalgaz rezervlerinin önemli bir kıs- mına ev sahipliği yaparken, Basra Kör- fezi ile dünyanın en önemli petrol ihra- cat noktalarından biridir. Bu iki önemli enerji kaynağı arasında yer alan İran, enerji taşımacılığı ve lojistik açısından kritik bir öneme sahip olduğu kadar küresel piyasalarda ve siyasi arenada önemli bir konuma sahiptir. Bu stratejik konum, İran’ın dünya enerji piyasaların- da önemli bir aktör olmasını sağlamak- tadır.
Hürmüz Boğazı, Basra Körfezi’ni Um- man Denizi ve Hint Okyanusu’na bağ- layan bu dar geçit salt bir su yolu değil, aynı zamanda küresel dengeleri belirle- yen bir kapıdır. Bu boğaz, dünya petrol ticaretinin yaklaşık %20’sinin geçtiği önemli bir lojistik transfer noktasıdır. İran, Hürmüz Boğazı’nın kıyısında yer alarak bu kritik geçiş yolunun kontrolü- nü elinde bulundurmaktadır. Boğazın kontrolü, İran’a stratejik bir avantaj sağ- larken, aynı zamanda bu bölgedeki ge- rilimlerin kaynağı olmaktadır. Özellikle ABD ve Batılı müttefikler ile İran ara- sındaki ilişkilerde, Hürmüz Boğazı’nın kontrolü sık sık gündeme gelmektedir.
Almanya başta olmak üzere Fransa ve İngiltere’nin İran’la koyduğu tarihsel ilişkilerin nedenlerinden biri de budur. İran, zaman zaman bu boğaz üzerin- den geçişleri tehdit ederek, uluslararası arenada pazarlık gücünü artırmaya ça- lışmaktadır. Bu açıdan İran ile bugünkü Avrupa devletlerinin ilişkileri, ABD’nin AB ülkeleri üzerindeki etkilerine ve İran-İsrail ilişkilerinin konjonktürel bağ- lamlarına rağmen, belli bir tarihsel den- ge üzerinden şekillenmektedir.
İran, Orta Doğu’daki stratejik konumu nedeniyle sürekli bir jeopolitik rekabe- tin içine çekilmektedir. Ülkenin kuzey- de Hazar Denizi’ne kıyısı olması, Rusya ve Orta Asya ülkeleri ile ekonomik ve stratejik ilişkilerini şekillendirirken, gü- neyde Basra Körfezi’ne kıyısı olması ise Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri ile rekabetini artırmaktadır. İran’ın batı- sında Kürdistan, Irak ve Türkiye ile olan sınırları, bu güçlerle hem tarihi hem de güncel siyasi ilişkilerini etkilemektedir.
Doğusunda ise Afganistan ve Pakistan ile sınır komşusu olan İran, bu ülkelerle de karmaşık ilişkilere sahiptir. Hem et- nik hem de mezhep farklılıklarına göre şekillenen bu ilişkiler zaman zaman yö- netilebilir polarizasyonlar yaratan bir bağlama sahiptir.
İran, dünyanın en büyük petrol ve do- ğalgaz rezervlerine sahip olup, bu kay- naklar uluslararası enerji piyasalarında önemli bir rol oynamaktadır. İran’ın enerji kaynakları, hem ekonomik gü- cünü artırmakta hem de jeopolitik re- kabetin odağında yer almasını bera- berinde getirmektedir. ABD’nin İran’a yönelik yaptırımları ve nükleer progra- mı ile ilgili uluslararası anlaşmazlıklar, enerji piyasalarında dalgalanmalara yol açmakta ve İran’ın ekonomik kalkın- masını etkilemektedir.
İran, Suriye, Irak, Lübnan, Yemen ve Gazze gibi bölgelerdeki askeri ve siyasi etkisiyle tanınmaktadır. Bu bağlamda, İran’ın askeri stratejileri ve dış politika tercihleri, helikopter kazası sonrası yeni liderlerin kim olacağına bağlı olarak önemli ölçüde değişebilir.
İran, Orta Doğu’daki nüfuzunu artırmak amacıyla çeşitli vekil savaşları stratejile- ri benimsemiştir. Bu stratejiler, İran’ın Devrim Muhafızları (IRGC) ve Kudüs Gücü gibi paramiliter grupları kullana- rak, Suriye, Irak, Yemen ve Lübnan gibi ülkelerdeki müttefik grupları destekle- mesini içermektedir. Bu vekil savaşları, İran’ın bölgedeki etkinliğini artırmasına yardımcı olurken, aynı zamanda bölge- sel istikrarsızlık ve çatışmalara da katkı- da bulunmaktadır. Savaşı kendi sınırla-
rının dışında tutan askeri bir stratejiyle birleşen bu durumun sürdürülebilirliği İran için temel bir konudur.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin helikopter kazasında ölümü, İran’ın mevcut siyasi ve jeopolitik dengelerini derinden sarsan ve iki temel halefiyet krizini beraberinde getiren önemli bir hadisedir. Bu krizlerden ilki, cumhur- başkanının zamanından önce gelen halefiyet sorunudur. İkincisi ise, İran İslam Devrimi’nin lideri İmam Humey- ni’den sonra çok daha uzun süre ikti- darda kalan ve sağlık sorunları yaşayan Dini Lider Ali Hamaney’in halefinin be- lirlenmesi konusudur. İran’da cumhur- başkanlığı makamı, teorik olarak halkın meşruiyetini temsil eden en yüksek si- yasi makamdır. Ancak, gerçek güç, dini liderin elinde toplanmıştır.
Reisi’nin ölümünün ardından, cumhur- başkanlığı için muhtemel halefler ara- sında aşırı muhafazakâr figürler olduğu gibi, reformcu ve ılımlı adaylar da bu- lunmaktadır. Bu durum, İran’ın iç politik dinamiklerinde önemli bir değişime yol açma potansiyeline sahiptir. Reisi’nin halefinin belirlenmesinde Dini Lider Ali Hamaney’in rolü kritiktir. Hamaney’in geçmişte olduğu gibi Anayasa Koruma Konseyi aracılığıyla adayları elemeyi ve kendisine tehdit oluşturanları yarış dışı bırakmayı sürdürmesi kuvvetle muhte- meldir. Örneğin, Reisi’nin aday gösteril- mesi sırasında Ali Laricani’nin yarış dışı bırakılması gibi. Bu bağlamda, Hama- ney’in tercihleri, İran’ın gelecekteki iç ve dış politikasını şekillendirecektir.
İran Anayasası’na göre, Cumhurbaşka-
nının ölümü durumunda, Cumhurbaş- kanlığı Birinci Yardımcısı geçici olarak görev başına gelmektedir. Bu kişi, yeni bir cumhurbaşkanlığı seçimi yapılana kadar bu görevde kalmaktadır. Geçici yönetim sürecinde, İran Meclisi (İslami Şura Meclisi) ve Dini Lider (Ayetullah Ali Hamaney) kritik roller oynamaktadır. Dini Lider, ülkenin en yüksek otoritesi olarak istikrarı sağlamak için devreye girebilen yetkilere sahip olmaktadır.
İran siyasetinde muhafazakârlar ve re- formcular arasındaki gerilimlerin böy- lesi kriz dönemlerinde artma ihtimali oldukça yüksek görülmektedir. Her iki grubun da iktidarı ele geçirmek için mücadeleye girişmesi oldukça olasıdır. Siyasi partiler, milis grupları ve hatta dış aktörlerin (örneğin, ABD, Suudi Ara- bistan gibi) bu süreçte etkili olma po- tansiyelleri ve bu bağlamda İran’daki dinamiklere etki etme güçleri oldukça yüksektir.
İran’da seçimlerin 28 Haziran 2024’te yapılması planlanmaktadır. İran’da mu- hafazakâr kanadın önde gelen isim- lerinden eski Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Said Celili, 28 Haziran’da yapılacak cumhurbaşka- nı seçimleri için adaylık başvurusunda bulunacağını deklare etmiştir. Celili dı- şında şu ana kadar reformist siyasetçi Mesud Pezeşkiyan, adaylık başvurusu yapacağını duyurmuştur. Said Celili, İran lideri Ayetullah Ali Hamaney’in Ulu- sal Güvenlik Yüksek Konseyi’ndeki tem- silcisi ve Meclis ile Anayasayı Koruyucu- lar Konseyi arasındaki anlaşmazlıkları çözen anayasal bir kurum olan Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyinin üyesidir.
Hamaney’in halefinin belirlenmesi sü- recinde Uzmanlar Konseyi ve Anayasa Koruma Konseyi’nin rolü büyük olacak- tır. Bu süreçte, yeni liderlerin otoriter yönetim dinamikleri üzerinde nasıl bir etki yaratacağı, İran’ın iç politik istikra- rını ve rejimin sürdürülebilirliğini belir- leyecektir.
İran’ın ekonomik durumu, iç politik is- tikrar ve toplumsal dinamikler üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Reisi’nin ölü- münün ardından, yeni cumhurbaşka- nının ekonomik politikaları, İran halkı- nın yaşam standartlarını ve toplumsal memnuniyetini doğrudan etkileyecek- tir. Hamaney’in, ülkenin asıl meselesi- nin ekonomi olduğunu belirtmesi yeni cumhurbaşkanının bu doğrultuda eko- nomik reformlar yapma ihtimalini güç- lendirmektedir.
İran, uzun yıllardır ABD ve Batı tarafın- dan uygulanan ekonomik yaptırımlar- la karşı karşıya kalmıştır. Her ne kadar buna karşı zaman zaman içinde sovye- tik sistemin dağılmasından sonra Rus- ya’yla geliştirdiği ilişkiler batı ile olan ilişkileri ikame anlamını taşısa da tam olarak ihtiyaçları karşılamamaktadır. Almanya ve Fransa dışında Batı’nın ta- mamının İran’a karşı oldukça sert bir tutumu söz konusudur. O nedenle söz konusu yaptırımlar, İran ekonomisini derinden etkilemekte ve halk arasında memnuniyetsizliğin büyümesine yol açmaktadır. Dolayısıyla yeni liderlerin küresel ve ekonomik politikalarının bu yaptırımların etkilerini azaltmak ve eko- nomik büyümeyi teşvik etmek amacıy- la şekilleneceği kuvvetle muhtemeldir. Ancak, bu politikaların başarılı olup ol-
mayacağı, yeni liderlerin yetkinliğine ve Batı ile ilişkilerin nasıl yönetileceğine bağlı olarak gelişim gösterecektir.
Tüm bunların yanı sıra İran’da demok- rasi, azınlık hakları, insan hakları ve ka- dınların durumu, yıllardır uluslararası toplumun gündeminden düşmeyen önemli konular arasında yer almakta- dır. Reisi’nin ölümünün ardından, yeni cumhurbaşkanının bu konularda na- sıl bir politika izleyeceği, hem İran’ın iç dinamiklerini hem de uluslararası ima- jını doğrudan etkileme potansiyeline sahiptir. Özellikle, İran’daki azınlıkların ve kadınların durumu, yeni liderin izle- yeceği politikaların belirleyici bir unsu- ru olacaktır. İran’da Kürtler başta olmak üzere farklı etnik azınlıklar, uzun süredir kültürel haklarının tanınması ve siyasi temsilde adalet arayışı içindedir. Rei- si’nin ölümü ve halefiyet süreci, bu azın- lıkların nasıl bir tutum alacakları konu- sunda büyük önem taşımaktadır.
İran’da hem tarihsel temelleri olan hem de İran’ın aktüel bölgesel ve uluslararası ilişkilerini belirleyen bir konu olarak Kürt meselesine ayrı bir parantez açmak ge- rekir.
İran’da Kürt nüfusu, genellikle ülkenin batısında, özellikle Kürdistan, Kerman- şah, Batı Azerbaycan ve İlam eyaletle- rinde yoğunlaşmaktadır. Kürtler, İran’da hem etnik hem de dilsel açıdan farklı- lık gösterirler ve zaman zaman merkezi hükümetle çeşitli nedenlerden dolayı anlaşmazlıklar yaşamışlardır.
İran’daki Kürtler, uzun bir süredir kül- türel ve siyasi haklarını elde etmek için mücadele etmektedirler. 20. Yüz-
yıl boyunca Kürtler, çeşitli dönemlerde otonomi veya bağımsızlık taleplerinde bulunmuşlardır. Özellikle 1946’da Kür- distan Cumhuriyeti’nin kısa süreli var- lığı bu taleplerin somut bir örneğidir. Ancak, bu cumhuriyet kısa sürede İran hükümeti tarafından ortadan kaldırıl- masına rağmen Kürt meselesi bugün de İran’ın en temel sorunu ve bölgesel konumlanışının temelini oluşturan bir konudur.
Türkiye’nin aksine, Kürtler, İran’da resmi olarak tanınan etnik topluluklarından biridir. Ancak, Kürtçe dilinde eğitim ve kültürel etkinlikler konusunda sınırla- malar bulunmakta ve bunun sebep ol- duğu gerilimler Kürtlerle İran yönetimi arasındaki anlaşmazlıkların başlıca se- bebidir. Kürtlerin kültürel kimliklerini koruma ve yaşatma çabaları, merkezi hükümet tarafından zaman zaman bas- kıyla karşılanmakta ve çatışma üret- mektedir.
İran’daki Kürt meselesi, bölgesel dina- miklerle de yakından ilişkilidir. Türkiye, Irak ve Suriye’deki Kürt nüfuslarının du- rumu, İran’daki Kürtlerin taleplerini ve hareketlerini etkilemektedir. Özellikle Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) varlığı, İran’daki Kürtler için bir ilham kaynağı olmuştur. Bu durum İran’ın çok faktörlü stratejiler geliştire- rek bu meselenin kendi içine yayılması ve bundan kaynaklı olarak olası etki- lerini minimize etmesini beraberinde getirmektedir. Ayrıca, İran’ın bölge- sel politikaları ve Batı ile olan ilişkileri, Kürt meselesinin uluslararası boyutunu da etkilemektedir. Meselenin çözümü ancak karşılıklı diyalog ve reformlarla
mümkün olabilecekken, mevcut siyasi atmosferde oldukça zorlu bir süreç gibi görünmektedir.
Özellikle 2022’de Jîna Mehsa Emînî’nin ahlak polisi tarafından gözaltına alındık- tan sonra hayatını kaybetmesi, İran’da büyük çaplı protestolara yol açmıştır. Bu protestolarda “Jin, Jiyan, Azadî” sloganı öne çıkmış ve kadınların yanı sıra geniş halk kitleleri tarafından benimsenmiş- tir. Protestolar, kadın hakları, zorunlu başörtüsü yasası ve genel olarak baskıcı rejime karşı geniş bir direniş hareketi- ne dönüşmüştür. Bu protestolar, sade- ce İran’da değil, dünya genelinde kadın hakları mücadelesinin önemli bir sem- bolü haline gelmiştir. İran’daki mevcut siyasi rejimle olan mücadelede bu tür hareketlerin uzun vadede önemli etki- leri olabilir.
Sonuç olarak, İran’ın gelecekteki jeost- ratejik ve jeopolitik yönelimleri, bölgesel
ve küresel aktörler tarafından yakından izleneceği muhakkaktır. Ancak, Sov- yetik sistemin dağılmasından hemen öncesine benzer bir durumun İran’da bugün itibariyle yaşandığı söylenebilir. Dünyaya kafa tutarken, içeride çözülme ve çürüme hali bakımından bir benzer- lik kurulabilir. Binlerce kilometre men- zili olan füzeler üretirken, düşen cum- hurbaşkanı uçağını bir gün sonra bulan bir çelişki ve benzerlik hali olduğu aşi- kardır. O nedenle İran’da ortaya çıkacak olan durum ne olursa olsun eski nizam devam edeceğinden “Orta Doğu’da mümkün olana odaklanmak” en doğru strateji olacaktır. Yakın tarihte Rus bir diplomatın Irak’ta katıldığı bir konfe- ransta söylediği gibi “Orta Doğu’da öyle şeyler olacak ki, ay bile yeryüzüne düşe- bilir”!
Referanslar
- “Iran President Ebrahim Raisi Dies in Helicopter Crash.” Global News Network. 2024.
- “The Implications of Raisi’s Death on Iranian Politics.” Middle East Monitor. 2024.
- “Iran’s Succession Crisis: The Future of the Supreme Leadership.” The Diplomat. 2024.
- “Analyzing Iran’s Dual Succession Crisis.” Foreign Affairs. 2024.
- “The Role of the Iranian Presidency and the Real Power of the Supreme Leader.” Journal of Middle Eastern Politics. 2023.
- “Guardian Council’s Influence on Iranian Elections.” Al Jazeera. 2023.
- “Ali Khamenei’s Health and Iran’s Leadership Future.” BBC News. 2024.
- “Iran’s Next Supreme Leader: Potential Candidates.” Reuters. 2024.
- “The Impact of Raisi’s Death on Iran’s Foreign Policy.” The Washington Post. 2024.
- “Iran’s Economic Challenges and the New President’s Role.” The Economist. 2024.
- Ghods, M. (2020). Iran’s Strategic Culture: The Impact of Historical Trauma on Policy Making. Routledge.
- Holliday, J. (2016). Iran’s Relations with China and Russia: A Strategic Partners- hip in the Making. The Washington Institute for Near East Policy.
- Salehi-Isfahani, D. (2019). Understanding Iran’s Economic Performance. Journal of Economic Perspectives, 33(2), 29-50.
- Majd, H. (2018). The Ayatollah Begs to Differ: The Paradox of Modern Iran. Knopf Doubleday Publishing Group.