Siyasi yeniden yapılanma: Erdoğan-Akşener görüşmesinin siyasi dinamiklere etkisi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İYİ Parti’nin eski Genel Başkanı Me- ral Akşener, 5 Haziran 2024’te Cumhur- başkanlığı Külliyesi’nde bir görüşme gerçekleştirdi. Yaklaşık 40 dakika süren bu görüşme, Akşener’in İYİ Parti Genel Başkanlığı görevinden ayrılmasının ar- dından yaptığı ilk yüksek profilli siyasi ziyaret olması açısından dikkat çekiciy- di. Görüşmenin içeriği kadar ikili arasın- daki temasın siyasi sembolizm ve yeni ittifak ilişkileri bağlamında Türkiye’de bugünden sonraki politik dinamikleri etkileme boyutu var.

Görüşme sonrasında resmi bir açıklama yapılmadı ve görüşmenin detayları ka- muoyuyla paylaşılmadı, lakin görüşme- nin 31 Mart’taki yerel seçim sonuçlarıyla birlikte güç kaybeden iktidar blokunun yeniden dizayn edilmesi, muhalefet blokları arasındaki çatlakların derin- leştirilmesi, yeni anayasa ve milliyetçi cephenin regülasyonu ile ilgili konuları içerdiğini söylemek mümkün.

Erdoğan ve Akşener arasındaki görüş- me, sadece iki siyasi liderin bir araya gelmesi değil, aynı zamanda Türki- ye’nin gelecekteki siyasi dinamiklerinin nasıl şekilleneceğine dair önemli ipuç- ları veren bir buluşma olarak değer-


lendirilebilir. Bu bağlamda, Akşener’in siyasetten tamamen çekilmediği ve stratejik hamlelerle sahada olacağını söyleyebiliriz. İkili arasındaki görüşme, Türkiye’nin siyasi sahnesindeki olası değişimlerin habercisi olarak görülü- yor. Erdoğan’ın, Akşener gibi bir poli- tikacıyla yaptığı bu görüşme, ilerleyen dönemde yeni ittifaklar ve stratejik iş- birliklerinin şekillenebileceğini düşün- dürüyor.

Türkiye siyasetinin güncel dinamikle- rini anlamak için Meral Akşener ve İYİ Parti’nin, Erdoğan ve AKP ile olan iliş- kisini analiz etmek kritik bir öneme sa- hiptir. Akşener’in tarihsel olarak devlet içindeki rolü, MHP’den ayrılıp İYİ Par- ti’yi kurması ve 2023 genel seçimleri ve Altılı Masa sürecindeki pozisyonu, onun stratejik hamlelerinin istikametini gös- termesi açısından önemlidir.

Erdoğan ve Akşener arasındaki yakın- laşma, son dönemlerde gündeme ge- tirilen “yumuşama” ve “normalleşme” tartışmalarını ve salt siyasi diyalog kap- samını aşan bir bağlama sahiptir. Gö- rüşme esasen siyasetin yeniden dizayn edilmesi ve siyasal rejimin kaybedilen meşruiyetinin yeniden inşası gibi derin siyasi muhasebelerin bir dışavurumudur.

Söz konusu görüşme, Akşener’in görev- den ayrıldıktan sonra siyasetten tama- men çekilmediği ve aktif bir rol oyna- maya devam edeceğinin ve Türkiye’de önümüzdeki dönemde muhtemel iş- birlikleri düzleminin işareti olarak de- ğerlendirilebilir. Görüşmenin ardından İYİ Parti Genel Merkezi’nde bir şaşkınlık yaşandığı bildirildi. Parti yetkilileri, bu tür görüşmelerin doğal olduğunu be- lirtmekle birlikte, Genel Merkezin gö- rüşmeden haberdar edilmemiş olma- sının parti içinde tartışmalara yol açtığı görülmektedir. Dahası Akşener’e yakın bazı milletvekillerinin İYİ Parti’den istifa edip AKP’ye geçeceği ile spekülasyon- lar bile şimdiden ikili arasındaki görüş- menin varacağı muhtemel güzergâh- ları ve yeni siyasi yapılanma düzlemini göstermesi açısından dikkate değerdir.

Akşener’in, MHP’den ayrılarak İYİ Par- ti’yi kurmasıyla Türk siyasetinde önem- li bir figür haline geldiği hususu kabul gören bir olgudur. İYİ Parti, merkez sağda konumlanarak milliyetçi seçmen tabanını hedeflemiş ve bu bağlamda AKP ve MHP’ye alternatif bir milliyet- çi çizgi sunmaya çalışmıştır ama aynı zamanda CHP içindeki ulusalcılarla da kesintisiz bir göz kırpma flörtü içinde olmuştur. Ülkede yaşanan siyasi, eko- nomik ve idari çoklu krizler neticesin- de, sözde iktidar blokuna karşı artan toplumsal hoşnutsuzluğu yönetmek ve vakumlamak amacıyla İYİ Parti’yi kuran Akşener’in gelinen noktada muhalefet dinamiklerini dağıttığını, iktidar bloku- na can suyu olduğunu söylemek abartı olmayacaktır.


Akşener’in 90’lı yılların karanlık dönem- leri başta olmak üzere, tarihsel olarak devlet mekanizması içinde üstlendiği roller, siyasi kariyeri ve onun devlet erki içinde yeniden etkili bir pozisyon alma arzusunu güçlendirmesini doğal kar- şılamak gerekir. Lakin kısa süreliğine getirildiği İçişleri Bakanlığı pozisyonu ve Çiller’le giriştikleri derin ilişkiler top- lumsal hafızada hala canlı durmaktadır. Bu arzunun, Erdoğan ile olan yakınlaş- manın altında yatan ana dinamiklerden biri olduğunu söylemek mümkündür.

Akşener’in Erdoğan ile yakınlaşması, her ne kadar komplo teorileri etrafında tartışılmış olsa da son görüşme ile be- raber ortaya çıkan hamle, şimdiden id- diaların tamamını doğrular niteliktedir. Bu gelişme, AKP karşıtı milliyetçi kana- at tarafından Akşener’in Altılı Masa’da- ki kripto görevinin kesinlik kazanması olarak yorumlanmaktadır. Dolayısıyla Akşener’in, 2023 seçimlerini muhalefet kazanmasın diye iktidar lehine planlı ve programlı biçimde sabote ettiği şeklin- deki yorumların zemini oluşmaktadır.

Aradan geçen bir yılı aşkın süre zarfın- da ortaya çıkan tabloya baktığımızda, Akşener’in, Ekrem İmamoğlu’nu bilinçli olarak öne çıkarıp ceza almasını sağ- layarak onun olası adaylığının önünü kesmeyi amaçladığı düşüncesi güç- lenmektedir. Yerel seçimlerde aldığı “muhalefete muhalefet” tavrının, mu- halefet kazanmasın diye bilinçli oldu- ğu ve iki önemli aktörün kaybetmesini sağlamayı hedeflediği fikri gittikçe te- mellenmektedir. 2023 seçimleri öncesi CHP’ye yönelik yaptığı kimi hamleler ve HDP’ye doğrudan cephe açarak muha-

lefet blokları arasındaki konsolidasyo- nu bozan pozisyonunu, gizli ajandanın bir praksisi olarak anlamak gerekir.

Dolayısıyla HDP ile aynı karede görün- meme gayreti ve Altılı Masa’nın ikinci güçlü figürü olmasına rağmen son an- dan masadan kalkıp tekrar geri dönme- si bu gizli faaliyetlerin bir dışavurumu olarak okunabilir. Böylece muhalefet blokları arasında dağınık bir görüntü çizerek, iktidar blokunun anti propa- gandalarına zemin hazırladı. HDP’yi kriminalize ederek, muhalefetin HDP ile iletişim, siyasi etkileşim kurmasını engelleyerek iktidar blokunun anti pro- pagandası için işlevli ve kullanışlı hale getirdi.

Hatta bu durumun ötesine geçerek, 2024 seçimlerinin Akşener’in “müstakil seçim stratejisine” rağmen toplumun sağduyusu ile muhalefetin zaferiyle so- nuçlanacağı tescil edildiği, seçim son- rası genel başkan adayı olmamasıyla da daha net bir şekilde anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, İYİ Parti içindeki “milliyetçi muhalifler” Akşener ile iktidara gider- ken, muhalefette kalmayı tercih eden- ler güçlenmiştir.

Akşener’in stratejik hamlelerinin ve İYİ Parti’nin siyasi konumunun toplumda nasıl algılandığı ve bunun olası etkileri önümüzdeki dönemde daha da netle- şecektir. Akşener’in siyasi manevraları ve Erdoğan ile olan ilişkisi, muhalefet cephesinde yeni stratejik yaklaşımların ve politikaların geliştirilmesini zorun- lu kılmaktadır, çünkü onun devlet erki içinde görev alması durumunda mev- cut konjonktürde parti içinde bulunan


“ülkücü geleneğin radikal” unsurları onunla hareket edeceklerdir. Bu bağ- lamda, muhalefetin, demokratik de- ğerler etrafında birleşerek, toplumsal rıza ve meşruiyet inşasında aktif bir rol oynaması hayati önem taşımaktadır.

Aksi takdirde, milliyetçi ve merkeziyet- çi politikaların etkisi altında kalan top- lumda demokratik değerlerin zayıfla- ması kaçınılmaz olacaktır. Akşener’in Erdoğan ile yakınlaşması ve bu sürecin siyasi dinamikleri, Charles Tilly’nin top- lumsal hareketler teorisi çerçevesinde analiz edildiğinde, daha derin ve ana- litik bir mefhumla karşı karşıya oldu- ğumuzu görüyoruz. Tilly’nin toplum- sal hareketler teorisi, belirli bir grubun taleplerini ve haklarını savunmak için örgütlenmiş eylemler olarak tanımla- nır. Bu bağlamda, Akşener’in ve İYİ Par- ti’nin siyasi manevraları, hem içsel parti dinamikleri hem de Türkiye’nin genel siyasi yapısı açısından önemli ipuçları vermektedir. Tilly’nin teorisinde, top- lumsal hareketlerin üç temel bileşenin olgularına vurgu yapar: kampanya, re- pertuar ve WUNC* (worthiness, unity, numbers, commitment).

Bu bileşenler üzerinden Akşener’in si- yasi hamlelerini değerlendirdiğimizde, Erdoğan ile yakınlaşmasının aslında daha geniş bir siyasi stratejinin parça- sı olduğu anlaşılabilir. İYİ Parti’nin mil- liyetçi tabanını koruma ve genişletme çabası, bu stratejik yakınlaşmanın ar- kasındaki ana motivasyonlardan biri olarak görülebilir. Akşener’in 2023 se- çimlerindeki tutumu, muhalefeti zayıf- latmaya yönelik planlı bir kampanyanın parçası olarak değerlendirilebilir. Bu

kampanya, belirli aktörlerin zayıflatıl- ması ve seçimlerin iktidar lehine sonuç- lanması amacıyla kurgulanmış olabilir.

Akşener’in İmamoğlu’nu öne çıkarma ve yerel seçimlerde muhalefete kar- şı muhalefet yapma stratejisi, Tilly’nin repertuar kavramı ile açıklanabilir. Bu strateji, İYİ Parti’nin kendine özgü siyasi repertuarının bir parçası olarak, milli- yetçi tabanın mobilize edilmesi ve parti içi gücün konsolide edilmesi amacına hizmet etmektedir. Akşener’in siya- si duruşu ve Erdoğan ile yakınlaşması, partinin değerleri (worthiness), birliği (unity), sayıları (numbers) ve bağlılığı (commitment) üzerinde önemli etki- ler yaratmaktadır. İYİ Parti’nin içindeki milliyetçi muhaliflerin bu süreçte nasıl konumlandıkları ve partinin gelecekte nasıl şekilleneceği, bu dört unsur üze- rinden değerlendirilebilir.

Bu bağlamda, Akşener’in stratejik ham- lelerinin ve İYİ Parti’nin siyasi konumu- nun, Tilly’nin toplumsal hareketler teo- risi çerçevesinde analiz edilmesi, hem partinin iç dinamiklerini hem de Türki- ye’nin genel siyasi yapısını anlamak için kritik öneme sahiptir. Bu durum hem 31 Mart yerel seçimlerinin muhalefet lehi- ne değişen matematiksel ve psikolojik etkilerini maskeleme hem de iktidar blokunun sebep olduğu çoklu krizlerin daha da derinleşmesi ve kalıcılaşmasını beraberinde getirecektir.

Erdoğan ve Akşener arasındaki yakın- laşma, salt bir siyasi flörtleşme değil, daha derin bir stratejik işbirliği olarak değerlendirilmelidir. Golec de Zavala, kolektif narsisizm, bir grup veya ulusun


kendini abartılı bir şekilde yüceltmesi olarak tanımlarken aynı zamanda yü- celtmenin üstünlük miti ile de alakalı olduğunu inceler. Türkiye Cumhuriye- ti’nin kuruluşunda, Türklüğün Golec de Zavala’nın ifade ettiği şekilde yüceltil- mesi önemli bir rol oynamıştır. Bu bağ- lamda, Erdoğan ve Akşener arasındaki teması, Türk siyasetinin kolektif narsi- sizmle beslenen milliyetçi kodlarını ye- niden canlandırma ve meşruiyet kazan- ma çabası olarak da görmek mümkün.

İki liderin omuzlarındaki ideolojik ba- gajlar zaten Türklüğün yüce ruhu olarak ifade edilmekte ve topluma sunulmak- tadır. O nedenle söz konusu bu kolek- tif milliyetçi narsisizm, onları birbirine mecbur bırakmakta ve birlikte hareket etmeye zorlamaktadır. Bu durum, olası bir erken seçim veya zamanında yapıla- cak bir seçimde, ortak bir hareket etme dinamiği taşıdığı muhakkaktır ama bu yeniden bir araya geliş mistifikasyon üzerinden yüceltilmiş devlet aklının bir projesidir.

Nitekim Erdoğan ve Akşener arasındaki ittifak, milli beka söylemi etrafında şe- killenmekte ve ulusal birliğin yeniden tesisi için birlikte hareket etme gerek- liliği olarak temellendirilmektedir. Bu durum, ulusun kurucu kodları etrafın- da şekillenen mitlerin yeniden devreye girmesi ve kolektif millilik narsisizminin yükselmesi sürecini beraberinde geti- recektir. 100 yıllık Türkifikasyonun en aktüel dışavurumlarından biri olarak değerlendirilebilecek bu moment, Tür- kiye’deki siyasi yeniden yapılanmaların önemli dinamiklerinden birini oluştura-

caktır. Akşener’in son genel ve yerel se- çimlerdeki karizma yitimi ve siyasi etki alanının daralmış olması, iktidar bloku- na eklemlenerek yeni bir arayışın kapı- sını aralayabilir.

İkinci yüzyılda Türklük kimliğinin yeni- den inşası, Cumhuriyet’in kurucu kod- ları etrafında yeniden şekillenecek ve üstenci bir milliyetçi anlayışla yollarına devam edecekleri görülmektedir. Dola- yısıyla Barış Ünlü’nün kavramsallaştırdı- ğı Türklük Sözleşmesi’nin yeniden tesisi gibi bir saik üzerinden kurgulanmakta- dır bu yeniden bir araya geliş. Türklük Sözleşmesi’nde Ünlü, Türkiye’deki etnik kimliklerin inşasını ve bu süreçte Türk- lük kimliğinin nasıl merkeze alındığını detaylı bir şekilde analiz ederken yeni bir diskur olarak söz konusu sözleşme- nin, “diğer etnik kimliklerin dışlanması ve marjinalize edilmesinde” nasıl bir rol oynadığını olgusal olarak savlaştırmak- tadır.

Erdoğan ve Akşener arasındaki ilişkinin tarihsel bağlamına bakarak Türkiye’nin geleceği için yeni bir projeksiyon inşa etmek gerekmektedir. Aksi takdirde, Türklük Sözleşmesi çerçevesinde uygu- lanan ve toplumsal nedenlerden dolayı çürümeye yüz tutan sürecin yeniden in- şasıyla karşılaşacağız. Kolektif milli nar- sisizmin bir sonucu olarak ortaya çıkan bu sözleşmenin dışında kalan herkes, özellikle Kürtler ve Aleviler, süreçten dışlanacaktır. Dolayısıyla, bu stratejik yakınlaşmaya karşı, ana muhalefet par- tileri, Kürt siyaseti ve diğer partilerin de- mokrasi cephesini oluşturarak evrensel değerlere içkin bir pozisyon sergileme-


leri gerekmektedir. Akşener-Erdoğan buluşması, muhalefet dinamiklerinin bir araya gelmesi, muhtemel bir seçim- de ortak bir cephe inşası zaruretinin te- mel gerekçelerinden biri olarak değer- lendirilmelidir.

Bu bağlamda, 31 Mart yerel seçimlerin- de elde edilen kazanımların toplum- sallaşması ve Mayıs 2023 seçimlerinde yaşanan hezimeti yeniden göz önünde bulundurmak hayati öneme sahiptir. Aksi takdirde, milliyetçi ve merkeziyetçi politikaların etkisi altında kalan toplum- da demokratik değerlerin zayıflaması kaçınılmaz olacaktır.

Erdoğan ve Akşener arasındaki yakın- laşma, Türkiye’nin siyasal geleceğinde önemli bir rol oynayacak dinamikleri ba- rındırmaktadır. Bu ittifak, sadece geçici bir siyasi manevra değil, daha derin ve kalıcı bir stratejik işbirliğinin işaretidir. Toplumsal ve siyasal dönüşüm süreçle- rinde, demokratik mücadele dinamikle- rinin ve sivil toplumun güçlenmesi kritik bir gereklilik olarak karşımıza çıkmakta- dır. Bu bağlamda, muhalefetin, demok- rasi cephesini güçlendirerek toplumsal rıza ve meşruiyet inşasında aktif rol oy- naması, Türkiye’nin siyasal geleceği için belirleyici olacaktır.

Okumalar ve kaynaklar

Charles Tilly’nin toplumsal hareketler teorisinde kullandığı “WUNC” kısaltması, dört temel bileşeni ifade eder: Worthiness (Değer): Toplumsal hareketin haklı ve saygıdeğer bir amaç taşıdığını gösterir. Unity (Birlik): Hareketin içindeki bireyler ve grupların bir arada, uyum içinde hareket ettiğini ifade eder. Numbers (Sayılar): Hareketin ne kadar geniş bir katılıma sahip olduğunu ve kaç kişinin destek verdi- ğini belirtir. Commitment (Bağlılık): Hareketin katılımcılarının ne kadar kararlı ve fedakar olduklarını gösterir.

Althusser, Louis.(1971). Ideologie und ideologische Staatsapparate: Aufsätze zur marxistischen Theorie. Suhrkamp Verlag.

Anderson, Benedict. Hayali Cemaatler: Milliyetçiliğin Kökenleri ve Yayılması. Metis Yayınları, 1991.

Berger, Peter L., und Thomas Luckmann. Die gesellschaftliche Konstruktion der Wirklichkeit: Eine Theorie der Wissenssoziologie. Fischer Taschenbuch Verlag, 2003.

Bourdieu, Pierre. Sozialer Sinn: Kritik der theoretischen Vernunft. Suhrkamp Ver- lag, 1993.

Gellner, Ernest. Ulus ve Ulusçuluk. İnsan Yayınları, 2008.

  • Golec de Zavala, Agnieszka, et al. Collective Narcissism: Antecedents and Con- sequences of Exaggerated Group Esteem. Journal of Personality and Social Psy- chology, 2009.
  • Smith, Anthony D. Milliyetçilik: Teori, İdeoloji, Tarih. İletişim Yayınları, 2002.
  • Tilly, Charles. Social Movements, 1768–2004. Boulder, CO: Paradigm Publishers, 2004.
  • Tilly, Charles und Tarrow, Sidney. Contentious Politics. Boulder, CO: Paradigm Publishers, 2006.
  • Ünlü, Barış. Türklük Sözleşmesi. İstanbul: Dipnot Yayınları, 2018.
  • Zürcher, Erik Jan. Turkey: A Modern History. I.B. Tauris, 2004.