Erdoğan’ın Suriye politikası: Normalleşme mi, stratejik manevra mı?

Giriş

13 yılı aşkın süredir sadece Suriye’yi değil, komşu ve civar ülkeler başta olmak üzere dünyadaki birçok ülkeyi doğrudan ya da dolaylı bir şekilde etkileyen Suriye iç savaşı, aradan geçen süre zarfında büyük bir siyasi ve insani maliyet ortaya çıkardı. “Arap Baharı” olarak adlandırılan süreçle başlayan ve milyonlarca insanın hayatını kaybedip yerinden edilmesiyle sonuçlanan bu iç savaş, bölgesel ve küresel güçlerin yayılmacı arzuları ve hegemonyal amaçlarından dolayı bugün de çözümsüz bırakılmış bir sorundur. Birinci Dünya Savaşı’yla başlayan ve Hatay’ın Türkiye topraklarına dâhil edilmesiyle 900 km’lik kara sınırı belirlenen Suriye, jeopolitik ve jeostratejik olarak Türkiye’nin hem Orta Doğu hem Afrika hem de Akdeniz’le olan ilişkilerinin önemli bir kapısıdır. Suriye bağlamında izlenen bölgesel politikalar, etkisi Türkiye’nin bütün dinamiklerine nüfuz eden bir bağlama sahiptir.

Bugünkü Suriye’nin uzun süre boyunca Osmanlı egemenliğinde bulunması, modern Türkiye’nin kuruluşunda Suriye bağlamında bir dinamik sınır olgusu ortaya çıkardı. Bu dinamik sınır olgusundan dolayı Suriye ile zaman zaman sorunlar yaşanmış, Hatay’ın Türkiye’ye dâhil edilmesiyle yüzyılın başındaki karışıklıklar kısmen çözülmesine rağmen 2011 yılında başlayan iç savaşla birlikte Türkiye’nin neo-Osmanlıcı, yayılmacı ve mezhepçi politikaları Suriye ile sınır, ilhak ve egemenlik paylaşımı meselesini yeniden gündeme getirmiştir. Arap, Kürt, Türkmen, Ermeni, Dürzi, Sünni, Alevi, Hıristiyan ve Ezidi gibi çeşitli etnik ve dini grupların yaşadığı Suriye toprakları, Fransız mandasından bugüne kadar çeşitlilikleri bünyesinde barındıran ortak bir kimlik ve müşterek bir toplum mefhumu yaratamadı.

 

Farklı etno-dinsel ve etno-politik kimliklerin yok sayılması, anayasal varlıklarının kabul edilmemesi ve Şii-Arap merkezli monolitik bir kimliğin inşa edilmesi hem iç karışıklıklara zemin hazırladı hem de bölgeyi dış müdahalelere daha açık hale getirdi. 2011 yılında Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde başlayan sivil protestolar etkisini Suriye’de de göstererek, bölgede 13 yılı aşkındır süren bir kaos dalgası ortaya çıkardı. O dönemin Türkiye dış politikası, söz konusu karışıklıkları bölgeye müdahale etmenin zemini olarak